SÜRDÜRÜLEBİLİR FİLM YAPIMI

Yeni Nesil Çevre Dostu Film Platoları

Yazan: Ekin Gündüz Özdemirci

Yeni Nesil Çevre Dostu Film Platoları

Dünyada film sektöründe, senaryodan çekim sürecine, çekim sonrasından büyük yapım şirketlerinin politikalarına, dijital platformlardan sinema salonlarına kadar her alanda çevre etkisini azaltmaya yönelik girişimler çoğalıyor. Çekim sürecinin önemli bir parçasını oluşturan platolar da film dünyasındaki sürdürülebilir dönüşüme göre yeniden şekilleniyor. Yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulması, yerel biyoçeşitliliği koruma çabaları, güçlü bir atık yönetimi ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı yeni nesil sürdürülebilir film platolarının temel yapı taşlarını oluşturuyor.

Film platolarının çevre dostu imkanlar sunması, sürdürülebilir uygulamalar gerçekleştirmek isteyen yapımların işini de önemli ölçüde kolaylaştıran bir durum çünkü çevre etkisini azaltma konusunda çekim mekanlarında yeterli altyapının olmaması büyük bir dezavantaj sağlıyor. Bu anlamda, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nden iki iyi örnek olan, Portekiz’deki Tage Studios projesi ve Atlanta’daki The Electric Owl Studios, film platosu tasarımı ve işletiminde sürdürülebilirliği esas alarak film endüstrisinin çevre etkisini azaltmaya yönelik önemli bir yol haritası sunuyor. Birleşik Krallık’ta Londra’daki Pinewood ve Garden Studios, Stockport’ta bulunan Z Film Studios, Kanada’da Britanya Kolumbiyası’nda bulunan Martini Film Studios, Almanya Münih yakınlarındaki Bavaria Studios ve Kirchzarten yakınındaki Black Forest Studios gibi bazı platolar, çevre dostu teknolojileri ve uygulamaları faaliyetlerine entegre eden örnekler arasında, fakat Electric Owl ve Tage Studios, kuruluşundan itibaren çevreci bir yaklaşım benimseyen ilk stüdyolar olarak biliniyor.

Atlanta’nın kuzey doğusundaki Decatur, Georgia’da bulunan ve Haziran 2023’de açılan Electric Owl Studios dünyanın LEED Yeşil Bina Sertifikası’na sahip ilk film platosu olarak biliniyor. LEED Yeşil Bina Sertifikası, dünyada en yaygın kullanılan yeşil bina derecelendirme sistemi. Bu sistem, sağlıklı, yüksek verimli ve maliyet tasarruflu yeşil binalar için bir çerçeve sunuyor. 215 milyon dolar değerindeki Tage Studios projesinin inşaatı ise, Portekiz’de Lizbon’un güney doğusundaki Palmela kasabasına yakın bir bölgede devam ediyor, platonun 2024’ün sonları veya 2025’in başlarında açılması planlanıyor. Tage Studios da Amerika Birleşik Devletleri merkezli LEED sertifikasının bir benzeri olan Avrupa merkezli BREEAM sertifikasına sahip. Bu sertifika şu gibi temel alanlara ilişkin çevresel gereksinimlere uyumu temel alıyor: Yönetim, sağlık, enerji, ulaşım, su, malzemeler, atık, arazi kullanımı ve ekoloji, kirlilik ve inovasyon. 

Yaklaşık 30 bin metrekare büyüklüğünde olan Electric Owl Studios, karbon ayak izini azaltmaya ve yenilenebilir enerji kullanımına yönelik uygulamalara öncelik verilerek tasarlanmış. Bu çabalar arasında, LED aydınlatma ve güneş panellerinin kullanımı, su dolum istasyonları ile tek kullanımlık plastik şişelerin, “yeşil catering politikası” ile kullan at bardak-tabak gibi malzemelerin kullanılmadığı bir sistem, gıda atıklarının peyzaj bakımında kullanılmasına yönelik kompost uygulaması, artan gıdanın ise yerel sivil toplum örgütleri işbirliğiyle ihtiyaç sahiplerine dağıtılması gibi uygulamalar bulunuyor.

Avrupa’nın tamamen “yeşil” olan ilk film platosu olarak lanse edilen Tage Studios ise Portekiz’de çevre dostu uygulamalar göz önünde bulundurularak inşa ediliyor. İnşaat için kullanılan malzemenin büyük bir kısmı yerel kaynaklardan ya da geri dönüşümden elde ediliyor. Tage Studios içindeki her yapının enerji sistemi neredeyse sıfır karbon emisyonlu olacak şekilde tasarlanıyor. Bu tasarıma göre, çatılardaki fotovoltaik panellerden elektrik sağlanırken, yağmur suyu hasadı ve atık su geri kazanım sistemleri ile su israfı azaltılacak. Çatılara inşa edilen güneş paneli sisteminin, platodaki gündüz enerji tüketiminin %100’ünü, tüm tüketimin ise %50’den fazlasını karşılaması bekleniyor.

Tage Studios’un tasarımının, geniş ölçekteki çevresel etkiler de dikkate alınarak planlanması, bütüncül bir çevresel sürdürülebilirlik anlayışı ortaya koyuyor. Proje, biyoçeşitliliği dikkate alan inşaat projelerinin performansını değerlendirip derecelendiren BiodiverCity® etiketine sahip. Bu etiket kriterleri ile, ekosistemin ihtiyaçları ve inşaatı birleştiren yenilikçi bir yaklaşım teşvik ediliyor. Şehirde doğal çevreye önemli bir yer ayırma amacını gözeten binaların tasarlanması ve inşa edilmesi hedefleniyor.

Tage Studios planlamacıları, yerel biyoçeşitliliği korumak ve bölgedeki flora ve fauna üzerindeki zararı azaltmak için ekologlar ile işbirliği yapıyor. Peyzaj düzenlemelerinde, yerel biyoçeşitliliğin korunması dikkate alınıyor. Bununla birlikte, tüm pencerelerin kuş çarpmalarını önlemek için matlaştırılması, aydınlatma sisteminin minimum ışık kirliliği sağlayacak şekilde tasarlanması ve gece boyunca gerçekleşen faaliyetlerin çevredeki vahşi yaşamın gece ritmini bozmamasına dikkat edilmesi gibi önlemler dikkat çekiyor. 

Büyük stüdyolar ve yayın platformları, bir yapımın çevresel etkilerini düşünerek çekim yerlerini seçme konusunda gitgide daha duyarlı hale geliyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde Amerika Yapımcılar Birliği PGA tarafından oluşturulan Yeşil Üretim İttifakı aracılığıyla, 10’dan fazla büyük stüdyo, endüstri içinde sürdürülebilir uygulamaların ve teknolojilerin benimsenmesini hızlandırmak amacıyla birlikte çalışma taahhüdünde bulundu. Avrupa genelinde devlet destekli film teşvik ve vergi teşvik sistemlerinin çevreci bir yaklaşım benimsemeye başladığı görülüyor. Fransa’daki yapımcıların, 2023 yılı itibariyle ulusal film kuruluşu CNC’den finansman sağlamanın bir koşulu olarak karbon ayak izi önlemlerini sunmaları gerekiyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tarafından Ocak ayında Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda sunulan ve kıtayı 2050 yılına kadar iklim dostu hale getirme hedefi olan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın da etkisiyle, finansmanlara getirilen kriterler aracılığıyla film sektörünün sera gazı emisyonlarını azaltmasına yönelik yaptırımların da artacağı öngörülüyor.

Film dünyasındaki sürdürülebilirlik gelişmelerini yakalamak, ulusal film sektörlerinin uluslararası ortaklı yapımlarda daha etkin bir yere sahip olması, finansman kaynaklarına erişimi, aynı zamanda uluslararası yapımlar için ülkelerin çekim merkezi olması açısından gitgide daha önemli bir kriter haline geliyor. Türkiye’nin de küresel film sektöründe etkin ve sorumlu bir aktör olarak konumlanmak adına çevre dostu sürdürülebilir yapım girişimlerini sektörün her alanında çoğaltmaya öncelik vermesi gerekiyor.

Yeni Nesil Çevre Dostu Film Platoları 1
Yeni Nesil Çevre Dostu Film Platoları 2