Yazan: Pelin Büyüktaş
Henüz yeni duymaya başladığımız çevre dostu film ya da sürdürülebilir film yapımıyla alakalı birçok bilgiye ulaşmak mümkün. Bu yazının amacı; ülkemizde sürdürülebilir film yapmak isteyen sinemacıları nelerin beklediği, nelere dikkat edilmesi gerektiği ve hangi sorunlarla karşılaşılabileceği ile ilgili bir ön izleme sunmak. Bu bağlamda bu yazı 3 ana başlık altında sürdürülebilir sinema yapmanın ana koşullarına ve bu koşulların Türkiye’de ne kadar mümkün olduğuna odaklanacak.
Proje Aşaması: En Önemli Adım, İlk Adımı Atmaktır
Son zamanlarda artan nüfus, sanayileşme ve teknoloji kullanımı gibi durumlar ekolojik sorunları derinleştiriyor. Küresel ısınma, aşırı hava olaylarının şiddeti, türlerin hızla yok olması gösteriyor ki çeşitli önlemler alınmazsa iklim krizinin sonuçları hepimizi daha fazla etkilemeye devam edecek. Bu sebeple güçlü bir sürdürülebilirlik anlayışı kaçınılmaz hale geldi. Sürdürülebilir kalkınmanın bilinen genel tanımı, “Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” olarak yapılıyor. Bu bağlamda denilebilir ki sürdürülebilirlik sadece bugünün değil yarının da meselesi. Bu sebeple sürdürülebilirlik adına bugünden adım atmak büyük önem taşıyor.
Bir filmin üretim aşamasından gösterim aşamasına kadar geçen süreçte harcanan enerji, ortaya çıkan karbon ayak izi ve atıklar sinema sektöründe dönüşüm ihtiyacının ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Bu verilerin sonuçları çok çarpıcı olsa da sürdürülebilirlik adına gerçekleşmesi gereken dönüşümün sadece yapım ekibinin çabasıyla mümkün olmadığı da açık. Dünyada sinema sektöründe sürdürülebilirlik adına atılan ilk adımlardan birisi yönlendirici rehberler oluşturmak. Bu kılavuzlar bilirkişiler tarafından hazırlanan ve çevre dostu film yapımı adına çeşitli kriterler içeren rehberler. Bu sayede film ekibinin süreci çok daha profesyonelce yürüterek karbon ayak izini, sera gazı salınımını ve oluşabilecek atık miktarını en aza indirmeyi başarması mümkün. Her ülke kendi imkanları doğrultusunda rehberler oluşturarak belirlenen standartlara göre çevre dostu film yapımını daha mümkün kılıyor. Özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da sürdürülebilir film yapımı rehberleri konusunda önemli adımlar atılmış durumda. Türkiye’de bu alanda girişimler henüz yeni başlıyor, dolayısıyla film sektörünün bu anlamda bir dönüşüm geçirmesi de zaman alacak. Şu anda Türkiye’de sürdürülebilir film yapmak isteyen yönetmen ve yapımcıları bekleyen önemli zorluklardan birisi kılavuz eksikliği olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de EkoFilm: Sürdürülebilir Yapım Platformu bu anlamda çalışmalar yürütmek üzere kuruldu ve çok yakında yayınlanacağı duyurulan, sürdürülebilir film yapımı konusunda hem prodüksiyon hem de içerik üretimi için öneriler içeren rehberler önemli bir boşluğu dolduracak.
Rehber eksikliği önemli bir konu olsa da bunun ülkemizde çevre dostu, sürdürülebilir film yapımı için adım atmaya engel olmadığı görülüyor. EkoFilm Platformu tarafından örnek uygulama incelemeleri yayınlanan Neandria (Reha Erdem, 2023) ve Bir Zamanlar Gelecek: 2121 (Serpil Altın, 2022) bu anlamda Türkiye’deki ilk örnekler. Bu iki örnek rehber olmadan da sürdürülebilir film yapımı adına güzel girişimlerde bulunulabileceğini göstermekle birlikte bu süreçte ne gibi zorluklarla karşılaşılabileceği adına da örnek oluşturuyor. Bu örnekler de gösteriyor ki sürdürülebilir film yapımına dair süreç filmin senaryo ve ön hazırlık süreciyle birlikte başlıyor. Sürdürülebilir yapımın ciddi bir dikkat ve mesai gerektirdiği düşünülürse yapım departmanında bir değil birkaç kişinin oluşturduğu bir ekip kurulması gerekli görünüyor.
Çekim Aşaması: Doğayı Sev, Enerjiyi Koru
Sürdürülebilir yapımın önemli koşullarından birisi mekanın uygunluğu. Ekibin ulaşımının zor olduğu ve yolculuğun uzun sürdüğü mekanlarda araç sayısının ve yakıt tüketimin artması sorunu ortaya çıkıyor. Özellikle ülkemizde henüz elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmamış olması yakıt probleminin çözümü için engel teşkil ediyor. Sürdürülebilirlik genel anlamda kişilerin tek başlarına alabileceği önlemlerle ilerlemesi mümkün görünmeyen bir süreç. Eğer film için seçilen mekanın konumu uzaksa ve farklı mekan arayışı mümkün değilse yakıt tüketimini en aza indirgemek dikkat edilmesi gereken bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Kişiye özel araç ve karavan kullanımının da önüne geçilebilmesi için sette çalışan herkesin aynı bilinçle hareket etmesi gerekiyor.
Mekanla ilgili değinilmesi gereken bir diğer sorun da gerekli altyapıya sahip mekan seçeneklerinin kısıtlı olması. Dünyada örneklerine rastladığımız, sürdürülebilirliğe önemli ölçüde katkı sağlayan stüdyolar mevcut. Bu gibi stüdyoların yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya öncelik verdiği görülüyor. Türkiye’de sinema endüstrisi sürdürülebilirlikle henüz tanışıyor olduğu için çevre dostu film yapımını destekleyecek şekilde tasarlanmış bir film platosu ya da stüdyo bulunmuyor. Bu nedenle film projelerinin seçilen mekanı mümkün olduğunca sürdürülebilir koşullara uyarlaması gerekiyor.
Bir filmin yapım süreci boyunca harcanan enerjinin boyutuyla ilgili çeşitli araştırmalar bulunuyor ve ortaya çıkan sonuçlar oldukça endişe verici. Örnek vermek gerekirse, BFI: A Screen New Deal verilerine göre yüksek bütçeli bir film yapımında tüketilen enerji ile New York Times Meydanı 5 gün boyunca aydınlatılabilir. Çevre dostu, sürdürülebilir film yapımında harcanan enerjinin gözetilmesi bu açıdan önem taşıyor. Şarj edilebilir piller kullanarak, aydınlatma için enerji tasarruflu LED ışık kullanmayı tercih ederek ve jeneratör yerine çevre dostu enerji kaynakları kullanarak önlem alınabilir. Set boyunca lüks olarak kabul edilebilecek elektrik kullanımının önüne geçmek ve bu bilinçle hareket etmek karbon ayak izini azaltmak için önemli bir adım.
Setlerde kullanılan kostüm ve sanat dekorlarının tek bir proje için tasarlanması her bir farklı projede kostümün ve dekorun yeniden üretilmesi anlamına geliyor. Bu bağlamda çevre dostu film yapımı için sanat departmanında dikkat edilmesi gereken bazı detaylar mevcut. Kostüm ve aksesuarlar için sürdürülebilir markalarla işbirliği yapılabilir ya da ikinci el kostümler tercih edilebilir. Dekor kullanımı için ise FSC sertifikalı ve su bazlı boya içeren malzemeler seçmek ya da ikinci el dekor kullanımı tercih etmek mümkün. Sanat departmanındaki bu çevre dostu seçenekler düşük bütçeli filmler için de oldukça destekleyici.
Plastik, ulaşılması kolay ve kullanımının pratik olması sebebiyle hepimizin hayatında büyük yer kaplıyor. Üretim aşamasında bile doğaya büyük zarar veren plastiğin doğada çözünmediği de bilinen bir gerçek. Sette yemek yemek, su içmek gibi basit gereksinimler için dahi plastik kullanılıyor. Set süresi ve ekip sayısı düşünülünce azımsanmayacak ölçüde plastik tüketimi ortaya çıkıyor. Plastik kullanımını azaltmak yerine bundan tamamen vazgeçmek asıl çözüm. Plastik yerine kullanılabilecek alternatif malzemeleri bulmak zor olsa da imkansız değil. Ekipteki her bir kişinin kendine ait termosunun, su bardağı ya da matarasının olması ve yemek için tekrar kullanılabilecek çatal, kaşık ve tabakların tercih edilmesi mümkün. BFI: A Screen New Deal’ın verilerine göre, yüksek bütçeli bir filmin yapım sürecinde plastik şişe kullanımının 168 kişinin yıllık ortalama kullanımına eşit. Setlerde plastik kullanımını azaltmak konusunda iki temel sorunla karşılaşılabilir: İlk olarak sette çalışanların tekrar kullanılabilir matara, termos ve benzeri malzemeleri kaybetme riski ve bunların kullanımına alışılması. Bunun çözümü çekim başlamadan önce çalışanlara bu duruma uyum sağlamanın önemini anlatmak ve çeşitli kurallar koymak olabilir. İkincisi ise plastiğe alternatif malzemelerin ilk başta daha maliyetli olması. Fakat toplama baktığımızda harcanan plastik için ayrılan bütçeden daha uygun fiyata geldiği gözlemlenebilir. Ayrıca bu malzemeleri kullanmak için sürdürülebilir üretim yapan markalarla sponsorluk anlaşması yapılabilir.
Setlerde yemek israfını önlemeye yönelik çözümler de mevcut. Artan gıdanın kompost imkanı sunan yerlere gönderilmesi veya sokak hayvanlarıya paylaşılması mümkün. Ülkemizde ayrıca yemek hizmeti veren yerel ve küçük işletmeler oldukça yaygın. Catering şirketleri yerine yerel ve küçük işletmeleri tercih etmek hem bu işletmelerin kalkınması hem de yine düşük bütçeli filmlere destek olması açısından iyi bir seçenek olarak görülebilir. Ayrıca bu küçük işletmelerle iş birliği yaparak gıda atıklarının değerlendirilmesi de sağlanabilir.
Çekim Sonrası: Çevre Dostu Film Gösterimi Mümkün mü?
Çevre dostu film yapımı için kritik noktalardan birisi de tamamlanan bir filmin nasıl gösterileceği sorunudur. Çevre dostu koşullar sunan sinema salonlarının sayısı dünya genelinde henüz çok değil. Solar World Cinema bu anlamda bilinen güzel bir örnek. Güneş sistemiyle çalışan bu gösterim alanı güneş batınca açık havada izleyicileri çeşitli filmlerle buluşturuyor. Tüm sistemin çevre dostu olarak kurulduğu bu açık hava sineması ayrıca sürdürülebilirlik anlamında çeşitli bilgilendirmeler yapıyor.
Diğer yandan sinema salonlarına alternatif olarak çevrimiçi gösterimler tercih edilebilir. Fakat dijital alternatiflerin karbon ayak izini azalttığını söylemek tam olarak mümkün değil. Dijital sistemler için gerekli altyapının enerji ihtiyacı ve bu anlamda çevre etkisi konusunda net veriler henüz yok. Filmlerin küresel dağıtımları da göz önünde bulundurunca bir filmin gösterim sürecini sürdürülebilir şekilde yönetmeye çalışmanın zorlukları karşımıza çıkıyor.
Sürdürülebilir film yapımı şüphesiz bu yazıda ele aldıklarımızdan çok daha fazla detaya dikkat etmeyi gerektiriyor. Örnek vermek gerekirse sette kullanılan kağıt ya da temizlik için kullanılan malzemeler gibi detaylar çevre dostu film yapımında dikkat edilmesi gereken detaylardan bazıları. Özetle, ülkemizde genel olarak sürdürülebilirlik bilinci henüz yaygın olmasa da çevre dostu film yapımı imkansız değil, önemli olan bir adım atmak ve neler yapılabileceği ile ilgili arayışta olmak. Yine de Türkiye’de sürdürülebilir film yapımının en büyük zorlukları, yönlendirici rehberlerin eksikliği, uygun alt yapılı stüdyo ve platoların olmayışı, destek olabilecek gerekli teknolojinin henüz ülkemizde yaygınlaşmamış olması ve tabi ki yeterince farkındalık olmaması olarak sıralanabilir. Fakat içinde bulunduğumuz ekolojik kriz ve film dünyasındaki gelişmeler, bu zorluklara göğüs gerebilecek ve çözüm arayacak, sürdürülebilir yapım için adım atmaya hevesli sinemacılara daha fazla ihtiyaç olacağını işaret ediyor.
Kaynaklar
Cansu Öksüz Karademir, Film Endüstrisinde Sürdürülebilirlik
Report of the World Commission on Environment and Development: Our Common Future
Halil Şimşek, Kiraz Erdem ile Sürdürülebilir Film